Ana içeriğe atla

Bir Garip Derbi

Herkesin yaptığı gibi maçtaki kavgaları, herkesin birbirine yaptığı hareketleri, hakemin maçı berabere bitirme çabasını, basın mensuplarının yaptığı gibi " o sana bunu dedi, bu senin arkandan konuştu" insanları birbirine düşürmesini yorumlayabilirim. Ama ben maçtaki futbolu ve teknik direktörlerin futbol anlayışlarından yazmak istiyorum.

Bir maç düşünün ki iki büyük takım için rezalet geçen sezonun son kurtarma sınavı. İkisininde şeref ve onur mücadelesi, iki takımında Şampiyonlar ligine kalmak için son umudu. Bunları düşününce iki takımda baskılı oynar atak oynar diye düşünüyor insan. Ama iki takımında başında o kadar birbirlerinden çekinen antrenörler var ki iki takımda orta saha çizgisini geçmeyi düşünmüyor, daha 10uncu dakika zaman geçirmeye başlanıyor, ikinci forvet oyuna 91'inci dakikada oyuna alınıyor. Dünya derbisi denilen maç bu futbol anlayışı yüzünden, amatör kümede ki zevksiz bir maça benziyor.
Toplara vuramayan, depar atamayan, adam eksiltmeyen, alan boşaltamayan Guiza ve Ümit Karan futbolcu diye 75 milyonluk Türkiye'nin önüne sunuluyorsa; Fenerbahçe atak umutları sakatlanan sağ bek Gökhan Gönül'e, Galatasaray'ın atak umutları şımarık bir Lincoln'e kalıyorsa; defans bekleri kendi koridorlarından atağa katılmıyorsa; golü bulmak için sadece serbest vuruşlardan medet umuluyorsa zaten bu maçtan birşey beklememek gerekiyor.


"Derbi" tabir edilen iki ezeli rakibin maçlarında, dünyanın neresinde olursa olsun gerginlik olur, kavgalar çıkar. Hangi Lazio-Roma maçı, hangi Rangers-Celtic maçı, hangi Boca-River maçı kavgasız bitmiştir, hangisinde kırmızı kart olmamıştır? Futbola ölüm kalım olayı olarak bakılan her ülkede bu kavgalar çıkar, ama diğer büyük maçlarda futbol zevki de olur. Eğer dünya derbisi diye adlandırılan derbide insanların aklında sadece Baros'un şutu kalıyorsa, bir tane bile güzel paslaşma aklımızda kalmıyorsa ben artık bu Galatasaray Fenerbahçe maçlarına büyük maç demek istemiyorum. Bu iki takımın her maçında olaylar çıkacaktır, çünkü kan davası vardır. Ama bu kanlı ortamda en azından güzel futbol izlemeyi istemek de futbolseverlerin davası olmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TT ARENA KOMBİNE BEDELLERİ

Alın size 1,5 Senelik satılacak kombine biletleri fiyatları. Satışa başlangıç tarihi yüksek ihtimalle 20 Eylül.

OLMUYOR İSTESEM DE

Kafamda binbir soru. Hatayı arıyorum, bir sürü. Çözüm veya çözüm yaratacak insan arıyorum, şu an itibariyle sıfır. Ne olacak, işler nasıl düzelecek bilemiyorum. Yönetimi düşünüyorum, başım ağrıyor; Futbolcuları düşünüyorum, kalbim ağrıyor. Teknik kadro'nun da suçu en az onlar kadar. Bölge bölge, isim isim bakıyorum heryerde çatlaklar var : • Aklım ermiyor Galatasaray'ın kalesinin Aykut 'a teslim edildiğine. Yan topları zayıf, zamanlaması zayıf, arkadaşlarıyla iletişimi zayıf. Kendine güvenmiyor, arkadaşları ona güvenmiyor. Artık her geçen gün daha kötüye gidiyor, yazık oluyor hem Galatasaray'a, hem Aykut 'a. Aykut 3 sene öncesinde yaptığı kaleciliğin yarısını yapamıyor. Zaman geçiyor ve yine bir sezon daha kayıp olmaya doğru gidiyor. • Galatasaray'ın bekleri geliyor aklıma, iyice sıkıntı basıyor. Düşünüyorum, Sebastian Perez 'den sonra bu takıma bek gelmemiş. Geçen sezon takımın bünyesinde 3 sol bek ( Hakan Balta, Volkan, Alpaslan ) varken sezon başında ik...

RAUL GONZALEZ KARAKTERİ

Real Madrid'de 1994'te başladığı profesyonel futbolculuk kariyerini, bugüne kadar aynı kulüpte sürdüren, istatistiklere göre dünyanın en büyük golcülerinden biri olan 32 yaşındaki Raul, kaptan olmanın yaşla veya kıdemle olmayacağını, hatta kaptan doğulacağını verdiği röportajda herkese gösterdi. Bu sezon La Liga'da 7, Şampiyonlar Ligi'nde de 3 maçta ilk 11'de forma giyebilen Raul ''3 aydır az oynuyorum ve bugünlerin geleceği belliydi. Geçen hafta sonu Riazor'daki Deportivo maçında birkaç dakika oynayabildiğim için memnunum . 17 yaşından beri çok açık bir kariyerim var. Bu zamana kadar yaptıklarımdan gururlu ve memnunum. Yedekte oturmama çok da önem vermemek gerek. Teknik direktör ile çok iyi ilişkim var ve görevimi ve rolümü biliyorum .'' diye açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar okuyunca ister istemez aklıma ilk olarak Hakan Şükür geliyor. Türk futbolunun en önemli yıldızıyken Fatih Terim'le yaptığı araba kavgası, Ersun Yanal'la yaptığı...