Ana içeriğe atla

HANGİ SÜPER LİG?

Galatasaray’ın UEFA kupasını alması ve milli takımın başarıları sonrası çıta yükseldi. Türk futbolunun lokomotifi olan Galatasaray ve Fenerbahçe’den artık her sene Avrupa kupalarında başarılar bekleniyor. Bu takımlar her sezon başında milyon Euro’lar harcayıp kaliteli ve ses getirecek transferler yapmaya çalışıyorlar. Bu takımlardan her zaman kaliteli futbol bekleniyor. Ama ne federasyon ne de basın kendi paylarına düşeni yapıyor. İki sene önce Uğur’un az kalsın futbol hayatının sonunu getirecek Konya stadında, kış mevsimlerinde korku filmlerindeki bataklıkları andıran Sivas stadında, iki hafta önce Fenerbahçe karşısındaki Bursa stadında, en önemli milli maçtaki Kayseri stadında ve dünkü Kasımpaşa stadında futbol oynatan Federasyon nasıl olurda takımlarından Avrupa’da başarı isteyebilir. Biz bile kenarları açık halı sahalarda konsantre olup oynayamazken nasıl olurda ülkelerinin milli maçlarında oynayan, Premier League’de ve Ligue 1’de yıldız olmuş, Şampiyonlar ligi finalini oynamış milyon Euro’luk oyunculardan nasıl olurda böylesine stadyumlarda konsantre olup güzel futbol oynaması beklenir. Premier League’de stadyumların çimlerinin kalitesi için bile ödül verilirken, biz niye böylesine kötü zeminlere mahkum olalım? Federasyon sponsor kovalamayı bırakıp kendi işini hatırlamazsa, ismini “Süper” yaptığı liginin kalitesini arttırmaya çalışmazsa, böylesine stadyumlarda maç izlettirmeye devam ederse daha çok futbolsever kendi ülkesinin futbolu yerine İngiltere ve Almanya gibi futbolda üst düzey ülkelerin maçlarını izlemeye kaçacaktır.
Maça gelirsek herkesin aklında maçtan önce hakemler var. Yeni başladığım yazı hayatımda hakemlerden konuşmak zaten istemiyordum, üstüne Frank Rijkaard’ın “iyi oynadığınız zaman hakemler bir maçın skorunu fazla etkileyemez” demecinden sonra kesinlikle hakem yazmamaya karar verdim. Maça hızlı başladı Galatasaray. Rakibin ligdeki durumu ve stadyumun konsantrasyon bozucu havası, Galatasaraylı futbolcuların maç oynama isteğini köreltmişti. Yenilen şok gol biraz olsun takımı uyandırsa da, takımı esas uyandıran yine Frank Rijkaard oldu. İkinci yarı yaptığı Nonda ve Keita değişikliğiyle oyunu Galatasaray’a döndürmeyi başardı Ayrıca Galatasaray’ın uyanışında Kasımpaşa’nın gereksiz sertliği de etkili oldu. Yılmaz Vural’ın “sarı kırmızılı futbolcu gördüğünüzde taban girin“ taktiği ters tepti.Ben hayatımda Shabani Nonda gibi bir futbolcu görmedim. Yedek olduğunu kabullenip her maça sonradan girip hiçbir zaman suratını asmayan, takım içinde ikilik yaratmayan, her çıktığı maçta elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir futbolcu hatırlamıyorum. Bu takımın efsane isimleri Hakan Şükür ve Ümit Karan’ın sonradan girdikleri maçlardaki surat ifadeleri ve maç sonlarındaki demeçlerini hatırlayınca, Nonda’yı bir kat daha takdir ediyorum. Sabri yine maçta göz doldurdu. Dünkü gergin ortamda Sabri’nin hiç kavga etmemesi, gücünü kontrollü kullanıp, oyuna yöneltmesiyle Sabri daha çok alkışlanacak gibi duruyor. Aman nazar değmesin. Caner’in ilk maçı olması ve Rijkaard’ın taktiğine uyum sorunu yaşaması çok normaldi. Elano maç içinde yine fazla yoktu. Ama defansif olarak takımına yardım etti. Bu sene takımda beni tek üzen isim olan Mehmet Topal formsuz oyununa devam etti. Ayhan’ın da iyileşmesiyle ilk onbiri unutacak gibi duruyor.Son söz olarak yönetimi bilet olayında gösterdikleri tavırdan dolayı tebrik ediyorum. Gocunmadan, üşenmeden gidip açık tribünde taraftarlarının arasında maçı izlediler. Kombine biletini 100 TL’ye satıp bu maçın biletini 120 TL yapan şark kurnazlarına yapılacak en güzel tepki, onlarla aynı yerde maç izlememekti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TT ARENA KOMBİNE BEDELLERİ

Alın size 1,5 Senelik satılacak kombine biletleri fiyatları. Satışa başlangıç tarihi yüksek ihtimalle 20 Eylül.

İşte Ben Böyle Severim Fatih Terim'i

Sevme hissi çok gariptir. Duramaz hiçbir şey önünde, ne başkası, ne kendin, ne hayaletin. Çok kutsaldır ama yine de vardır bencil bir tarafı. Ne olursa olsun istersin aşık olduğun insan tarafından sevilmek. Karşılık beklemem dersin ama içten içe sen de özen gösterilmek, el üstünde tutulmak istersin. Ama tanımadığın bir insanı sevmek çok başka bir şeydir. Sadece hikayelerini duyduğun, televizyonlarda gördüğün bir insanı sevmek, anneni, babanı severmiş gibi hem de kalbinin en derinlerinden sevmek kimilerine göre belki deliliktir, kimine göre cennetlik. Yakın arkadaşlarımdan birinin (İsmail Annıkızıl) benim hakkımda güzel bir tespiti vardır. Der ki: "Cemşit sen sevme, sevince bokunu çıkarıyorsun". Anlamışsınızdır yazdıklarımdan zaten. İşte ben böyle severim Fatih Terim'i . İki gün görmeyince heyecanla beklediğim kız arkadaşım gibi, sanki hergün evden çıkarken güle güle dediğim, eve döndüğümde halini hatırını sorduğum ailem gibidir O, benim için. Hayatımda tanışmadım, e...

YAŞAYAN EFSANELER

Steven Gerrard : 30 Mayıs 1980 Doğumlu Steven Gerrard, Liverpool klübünün Scoutları tarafından 9 yaşında keşfedilmiştir. 1998 Yılında Blackburn Rovers Karşısında ilk kez A takım forması giyen Steven, aşık olduğu renklerin kaptanlığını da yapmaktadır. Takımıyla 328 maça çıkmış olan Gerrard'ın Real Madrid, Milan, Barcelona gibi devlerin ısrarlı tekliflerine rağmen Anfield Road'dan ve Kop tribünündeki hayranlarından ayrılmaya niyeti yok gibi. Steven Gerrard, bir futbolcunun attığı gollerlemi, yoksa hayata karşı duruşu ve formasına olan bağlılığıyla mı efsane olunacağının en güzel örneğidir. Ryan Giggs : 29 Kasım 1973 Doğumlu Ryan Giggs, daha Manchester City altyapısındayken Alex Ferguson tarafından kaçırılıp Manchester United'a kazandırılmıştır. A takımla ilk maçına 1990 yılında çıkan Galli oyuncu 795 kez Manchester formasını taşımıştır. Bu süre zarfında 10 kez Premier League, 2 kez Şampiyonlar ligi Şampiyonluğu madalyası almıştır. İlerleyen yaşına rağmen, sadece Türkiye...