Ana içeriğe atla

YAŞAYAN EFSANELER

Steven Gerrard : 30 Mayıs 1980 Doğumlu Steven Gerrard, Liverpool klübünün Scoutları tarafından 9 yaşında keşfedilmiştir. 1998 Yılında Blackburn Rovers Karşısında ilk kez A takım forması giyen Steven, aşık olduğu renklerin kaptanlığını da yapmaktadır. Takımıyla 328 maça çıkmış olan Gerrard'ın Real Madrid, Milan, Barcelona gibi devlerin ısrarlı tekliflerine rağmen Anfield Road'dan ve Kop tribünündeki hayranlarından ayrılmaya niyeti yok gibi. Steven Gerrard, bir futbolcunun attığı gollerlemi, yoksa hayata karşı duruşu ve formasına olan bağlılığıyla mı efsane olunacağının en güzel örneğidir.

Ryan Giggs : 29 Kasım 1973 Doğumlu Ryan Giggs, daha Manchester City altyapısındayken Alex Ferguson tarafından kaçırılıp Manchester United'a kazandırılmıştır. A takımla ilk maçına 1990 yılında çıkan Galli oyuncu 795 kez Manchester formasını taşımıştır. Bu süre zarfında 10 kez Premier League, 2 kez Şampiyonlar ligi Şampiyonluğu madalyası almıştır. İlerleyen yaşına rağmen, sadece Türkiye'de olan "gençlerin önünü açma" saçmalığına uyulmadan, yıllarca klübe verdikleri ve verebilecekleri göz önüne alınarak sözleşmesi bir sene daha uzatılmıştır.

Paolo Maldini : 26 Haziran 1968 Doğumlu Paolo Maldini, kendisi gibi İtalya milli takımının yıldızlarından biri olan Cesare Maldini'nin oğludur. İtalya gibi sert bir ligde ilk maçına 16 yaşında çıkmıştır. 7 kere Serie A'yı, 5 kere Şampiyonlar ligi şampiyonluğunu kazanan İtalyan Efsane, takımıyla 639 maça çıkmıştır. Daha kendisi futbolu bırakmadan forması müzeye kaldırılmıştır ve kendi kanından biri AC Milan'da oynayana kadar da o forma müzede duracaktır. Yalnız, oğlu Christian'ın AC Milan'ın altyapısında oynadığını göz önüne alırsak formanın müzede kalma süresi çok uzamayacak gibi gözüküyor.

Carles Puyol : 13 Nisan 1978 doğumlu olan Carles Puyol esasında kariyerine kaleci olarak başlamış ama sakatlığı onu defans oyuncusu olmaya zorlamıştır. Barcelona gibi bir futbolcu değirmeninde 1997'den beri tutunmayı başarmış kaptanlığa kadar yükselmiştir. Köklerini hiçbir zaman unutmayan Carles Puyol, özel maçlarda Katalonya milli takımı formasını da giyerek günümüzde iki milli takım forması giyen nadir futbolculardan olma özelliğine de sahiptir.

Raul Gonzalez : 27 Eylül 1979 doğumlu Raul "El Diablo" Gonzalez esasında futbola düşman takım Atletico Madrid'de başlamasına rağmen damarlarındaki mor beyaz akan kanı 15 yaşına kadar inkar edebilmiştir. 1994 yılında başlayan Real Madrid serüveni inanılmaz ve belki bir daha başka futbolcunun başaramayacağı başarılarla doludur. Bazı Türk düşünürlerinin "Raul'da futbolcumu" diye tabir ettiği insan, Real Madrid'in ve Şampiyonlar liginin tüm zamanlarının en çok gol atan futbolcudur. Yıllar geçtikçe Katalanların ve Baskların çoğaldığı milli takıma gerçek bir ispanyol olmasına rağmen çağrılmayan Raul hala İspanya milli takımının en golcü ismidir. Eğer futbol dünyasında bir Zeus varsa o kesinlikle Raul Gonzalez'dir.

Francesco Totti : 27 Eylül 1976 Roma Doğumlu Francesco Totti daha 8 yaşınayken renklerine aşık olduğu takımının minik takımına kaydoldu. Kendisi gibi Roma fanatiği olan ailesine yapılan baskı ve yüksek transfer ücretine rağmen genç yaşta AC Milan takımına transferi gerçekleşmemiştir. Roma şehrinin ihtişamını kendi bünyesinde bulunduran bu futbolcu sakatlıklara rağmen takımı adına 410 maça çıktı. Championship Manager'da bile klüplerin her sene başında inanılmaz bir ücrete transfer ettiği bu yıldız, Real Madrid'in yıllar süren ısrarına ve kariyerinde sadece 1 lig, 2 kupa şampiyonluğu olmasına rağmen, Roma’nın yeni Sezarı olarak yaşantısına devam etmeyi tercih ediyor.

Bülent Korkmaz : 24 Kasım 1968 Doğumlu Bülent Cesur Korkmaz, antreman tesislerinin karşısında otururken 1979 yılında Galatasaray altyapısına kazandırılmıştır. 102 kez A milli takım forması giyen "Büyük Kaptan" kariyerini 1 Süper Kupa, 1 UEFA kupası, 8 Lig Şampiyonluğu, 6 Türkiye Kupası ve 13 tane daha ayrı isimli kupayla süslemiştir.. Avrupada en fazla maç yapmış Türk futbolcu olan Bülent Korkmaz Galatasaray formasıyla 18 sezonda 650 maça çıkmıştır. Galatasaray taraftarı tarafından en çok sevilen kişi olan Bülent Korkmaz, kazanma hırsı ve forma sevgisi genç nesillere örnek olmuş, onun için "Florya topraktı, o Cesur" yorumu yapılmıştır.


Bu listeye koymadığım Paul Scholes, Gary Neville gibi yine tüm futbol hayatı aynı klüpte geçen, Alessandro Del Piero, Frank Lampard, John Terry gibi altyapılarını başka takımlarda almalarına rağmen formalarıyla özdeşleşmiş, Kaka gibi çok büyük paralar yerine oynadıkları klübü tercih eden futbolcular da bu oyunu daha çok sevmemizi sağlayan kişilerden bazıları. Bu tarz oyuncular bize forma aşkının, kazanma hırsının paradan daha değerli olduğunu bize hatırlatmaklar. Dilerim ki altyapıda oynayan gençler rol model olarak sözde yıldızları değilde bu listedeki insanlar gibi özde yıldızları kendilerine örnek alırlar.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYVANAT BAHÇESİ

Maçlarda, rakip takımdan insanların da bu işten para kazandığını unutan, ağzından köpükler çıkarak rakibini tekmeleyen ama kamera görünce bir anda çiçek kız Candy modeliyle "Aile Kasabı" lafına içerleyen Türk oyuncuların fotoğraf albümünü ele geçirdim. Bakınız arkadaşlar futbol değil de ne oynuyor, siz cevap verin. Sen misin Türk futbolunun yıldızı!!! Sen misin Socceroo'ların kaptanı!!! Sen misin çalımlarla Türk futbolunu güzelleştiren!!! Sen misin 6 senedir istikrarla sakatlanmadan oynayan!!! Sadece bu fotoğrafları bulabildiğim için bunları koyabildim, yoksa daha Alex'e, Kewell'a, Bobo'ya, Colman'a atılan acımasız ne tekmeler var. Sert oynamakla ahlaksızlığı ve hayvanlığı karıştıran defans oyuncuları çoğunlukta ülkemizde. Ama yine de bir bakıma şanslıyız. Ülkemizde Amerika'da ki gibi fazla sayıda hayvanat bahçesi bulunmamasına rağmen, aç 3 büyüklerin maçlarını. Kesin çıkar türü daha keşfedilmemiş hayvanlar.

TT ARENA KOMBİNE BEDELLERİ

Alın size 1,5 Senelik satılacak kombine biletleri fiyatları. Satışa başlangıç tarihi yüksek ihtimalle 20 Eylül.

gerçekten buralARDAmıyız????

Çoğunuz biliyorsunuzdur bu çocuğu ne kadar sevdiğimi. Oğlumun adı bile Arda olacaktır çok büyük ihtimalle. Sırf Arda'yı değil altyapıdan çıkan bütün çocukları, Sabrisini, Aydın'ını, Mehmet Güven'ini, Ferhat'tını çok seviyorum, başka takıma gidenleri hala takip ediyorum bir baba yüreğiyle. Onlar evden uçtu diye onları evlatlıktan reddetmem. Sanki hepsini ben kendi ellerimle yazdırdım Galatasaray'ın altyapısına, sanki ben büyüttüm onları. Çocukların arasında ayrım olmaz ama Arda çok başka. Onun ayrı bir yeri var kalbimde. Bu çocuk akıllı, komik. Öbürküler gibi Türkçe konuşurken zorlanmıyor, ifade sıkıntısı çekmiyor, söylemek istediklerini korkmadan söylüyor. Ama kimse bu çocuğun değerini bilmiyor. Şerefsiz basını ve rakip takımları (ki dünü olaydan sonra bütün rakip takımların taraftarları Arda'ya destek veriyor) geçtim, kendi taraftarı ve yönetimi de bu çocuğun değerini anlamıyor. Babalık yapması gereken yönetim, gerekli açıklamayı anca Arda yaptıktan sonra yapıy