Ana içeriğe atla

5-1 ALDATMASIN

Deplasmanda alınan 5-1'lik galibiyet sevindirici gerçekten. Rakibin çok zayıf olması sebebiyle turdan ne kadar emin olsam da, ne yalan söyliyeyim Fenerbahçe'nin bir gün önce yaşadığı hezimetten ötürü içimde bir korku vardı. Korktuğumuz başımıza gelmedi. Hem Galatasaray, hem Beşiktaş zayıf rakiplerini yenerek yollarına devam ettiler. Dünkü maç sonrası yorumlar ve gazeteler beni çok şaşırttı ve korkuttu. Geçen sene oynanan filmi yeniden görüyor hissine kapıldım. Geçen senede Galatasaray sezona farklı skorlar alarak başlayıp, bırakın Türkiye ligini, Uefa liginin tek adayı olarak gösteriliyordu. Ama işin aslı 5 şut çekiyorsa 3 gol oluyor, rakibin attığı 5 şutun hiçbiri gol olmuyordu. Maç 3-0 bitince herkes Galatasaray'ı şişirip, "yaşasın total futbol" şarkıları söyleniyordu. Ama bana kalırsa Galatasaray geçen seneki ilk 6 galibiyetlik seride bile güzel futbol oynamıyordu. Zaten sonrasında da şans biraz rakibin yanına geçince olanları hep beraber izledik. Bana kalırsa bu senenin, geçen seneden "şimdilik" hiçbir değişik tarafı yok. Eğer Galatasaray, OFK Belgrad gibi bir takıma karşı bile 2-1 öndeyken aptallaşabiliyorsa bu senede benim pek ümidim kalmayacak. Tabi bu yorumları, Ledesma ve Rosicky haberlerinin gelmesine rağmen transfer yapılmayacak gibi düşünerek yapıyorum.

Geçen sene Galatasaray'ın beni en çok sinirlendiren problemi mücadele etmeden, faul yapmadan oynamasıydı. Mehmet Topal rakibine eşlik etmeyi, arkadaşlık kurmayı sever, kalp kırmamak adına faul bile yapmazdı. Bu sene Cana biraz olsun bu eksikliği giderecek ama dünkü maçta Galatasaray'ın bu hastalığının devam ettiğini gösteren bir istatistik gözüme çarptı. Dakika 55'te Galatasaray'ın yaptığı faul sayısı 3'tü. Bunun sebebi oyuncuların yumuşak olması değil. Servet, Sabri, Neill, Ayhan, Mustafa, Cana ve hatta Arda'ya yumuşak oynuyorlar diyemeyiz. Bu problem oyuncuların alan müdafası yapıp, rakiplerine çok uzak kalmasından kaynaklanıyor. Rakip topu ayağına aldığı zaman Galatasaraylı oyuncular hamle yapmaya başlayınca, bu sürede rakip istediği pası yapıyor veya kötü gelen bir pası düzeltecek zamana sahip oluyor. Pozitik bakmak gerekirse, orta saha bağlantılarını yapacak yeni bir transfer bu sorunu çözebilecektir. Eğer ismi konuşulan Ledesma gelirse hem orta saha bağlantılarını, hem defansif aksiyonları düzeltecek hem de buna bağlı olarak Cana'nın performansını arttıracaktır.
Bu maç özelinde oyuncuların performansına bakarsak, Aykut yine Galatasaray'ın kalecisi olamayacağını gösterdi bana sorarsanız. Eğer 27 yaşındaki bir kaleci yerden diz hizasının altına doğru gelen topa ayağıyla müdahale etmeyip, yere yatarak kurtarmaya çalışıyorsa bu kalecinin çok temel problemleri vardır. Ayrıca bir kalecide olması gereken en önemli özellik özgüvendir. Ama Aykut'a ne kendisi ne de futbolcu arkadaşları güveniyor.

Defans bölgesi bu senede canımızı çok sıkacak gibi. Hakan Balta'nın bu ruhsuzluğu devam ederse, geçen sene Mehmet Topal'a gösterilen bütün tepkiler ona da gösterilecek ve sene sonunda kendisine avrupadan klüp aramak için uğraşacaktır. Bu kadar lakayit, bu kadar vurdum duymaz oynamaya devam ederse Çağlar iyileşince formayı almalı bana kalırsa. Servet yine bildiğimiz Servet. Yine ilk topları sektirip, avantajı rakibine veriyor. Ama burada ben suçu Servet'te bulmuyorum. Burada suç Kartalspor'da Servet'i yetiştiren altyapı hocaları ve Galatasaray'ın şu anki teknik yönetiminde. Eğer iki senedir Rijkaard ve Neeskens, Servet'e ilk topları yerde sektirmemeyi öğretemedi veya dinletemediyse, yanlarına bir tane daha yardımcı antrenör almaları gerekiyor.
Orta sahada Serdar Özkan pek bir varlık gösteremedi. Ben yine de sabır gösterilmesi taraftarıyım. Zaten Pino formunu yakaladığında, ilk onbirdeki yerini doğal olarak kaybedecek Serdar Özkan'ın iyi bir rotasyon oyuncusu olacağını düşünüyorum. Bu klüp yıllarca Aydın'a tahammül etti, bir iki sene sırtımızda Serdar Özkan'ı taşısak birşey kaybetmeyiz.

Maçın yıldızına gelirsek açık ara Cevad Prekazi'ydi. Zayıf türkçesine rağmen, oyuncuların sorunlarını bu kadar güzel tespit eden bir yorumcu daha hatırlamıyorum. Oyuncular maçın tekrarını izlediklerinde inanıyorum ki kendilerine ders çıkaracaklardır. Serdar Özkan'a yaptığı "korktu", Servet'e yaptığı "sektirme" ve Arda'ya yaptığı "geç kaldı" uyarıları futbolu saha içinde olduğu kadar dışından da iyi gözlemlediğinin kanıtıydı.
Galatasaray-Fenerbahçe hazırlık maçının skoru Fenerbahçe'nin lehine olmasına rağmen, bana kalırsa maç Galatasaray'ın lehine oldu. Kazanılan maç sonucu Fenerbahçe sorunlarını unuttu. Hatta ayaklarını yere basmasıyla, hayaller kurmamasıyla tanıdığımız Aykut Kocaman bile "Kabus gibi başlayan hazırlık kampı, rüya gibi bitti" diyerek, ne kadar Fenerbahçe'nin problemlerinden bihaber olduğunu gösterdi. Buna karşılık beşinci sınıf takımları yenip, hemen şampiyonluk nağmelerini ağzına alan Galatasaray içinde iyi bir uyandırıcı oldu. Temennim bu 5-1'lik skor hem futbolcuları, hem teknik kadroyu, hem de taraftarı aldatmaz. Çünkü bu maçta yeterli olan Kewell'ın tecrübesi ve bireysel yetenekleri ileride karşılaşılacak güçlü rakiplere yeterli olmayacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TT ARENA KOMBİNE BEDELLERİ

Alın size 1,5 Senelik satılacak kombine biletleri fiyatları. Satışa başlangıç tarihi yüksek ihtimalle 20 Eylül.

İşte Ben Böyle Severim Fatih Terim'i

Sevme hissi çok gariptir. Duramaz hiçbir şey önünde, ne başkası, ne kendin, ne hayaletin. Çok kutsaldır ama yine de vardır bencil bir tarafı. Ne olursa olsun istersin aşık olduğun insan tarafından sevilmek. Karşılık beklemem dersin ama içten içe sen de özen gösterilmek, el üstünde tutulmak istersin. Ama tanımadığın bir insanı sevmek çok başka bir şeydir. Sadece hikayelerini duyduğun, televizyonlarda gördüğün bir insanı sevmek, anneni, babanı severmiş gibi hem de kalbinin en derinlerinden sevmek kimilerine göre belki deliliktir, kimine göre cennetlik. Yakın arkadaşlarımdan birinin (İsmail Annıkızıl) benim hakkımda güzel bir tespiti vardır. Der ki: "Cemşit sen sevme, sevince bokunu çıkarıyorsun". Anlamışsınızdır yazdıklarımdan zaten. İşte ben böyle severim Fatih Terim'i . İki gün görmeyince heyecanla beklediğim kız arkadaşım gibi, sanki hergün evden çıkarken güle güle dediğim, eve döndüğümde halini hatırını sorduğum ailem gibidir O, benim için. Hayatımda tanışmadım, e...

YAŞAYAN EFSANELER

Steven Gerrard : 30 Mayıs 1980 Doğumlu Steven Gerrard, Liverpool klübünün Scoutları tarafından 9 yaşında keşfedilmiştir. 1998 Yılında Blackburn Rovers Karşısında ilk kez A takım forması giyen Steven, aşık olduğu renklerin kaptanlığını da yapmaktadır. Takımıyla 328 maça çıkmış olan Gerrard'ın Real Madrid, Milan, Barcelona gibi devlerin ısrarlı tekliflerine rağmen Anfield Road'dan ve Kop tribünündeki hayranlarından ayrılmaya niyeti yok gibi. Steven Gerrard, bir futbolcunun attığı gollerlemi, yoksa hayata karşı duruşu ve formasına olan bağlılığıyla mı efsane olunacağının en güzel örneğidir. Ryan Giggs : 29 Kasım 1973 Doğumlu Ryan Giggs, daha Manchester City altyapısındayken Alex Ferguson tarafından kaçırılıp Manchester United'a kazandırılmıştır. A takımla ilk maçına 1990 yılında çıkan Galli oyuncu 795 kez Manchester formasını taşımıştır. Bu süre zarfında 10 kez Premier League, 2 kez Şampiyonlar ligi Şampiyonluğu madalyası almıştır. İlerleyen yaşına rağmen, sadece Türkiye...