Ana içeriğe atla

Galatasaray Vefa Klübü

Son yıllarda bir gelenek oldu, Galatasaray'da futbolu bırakan kişilerin televizyonda yorumcu olup Galatasaray'a sallaması. Bu furya önce Bülent Korkmaz'la başladı; Hakan Ünsal, Hakan Şükür ve Hasan Şaş'la devam etti. Bu kişilerin, Galatasaray için efsane futbolcular olmalarının yanında, en önemli ortak noktaları Galatasaray için ağızlarından güzel birşey çıkmamasıdır. Hatta hepsi sanki ağız birliği yapmışçasına, ilk programlarında sezon için iyi dileklerin ardından, konuyla alakasız "Vefa bir semt adıymış" cümlesini kullanarak yönetimlere taş atmışlardır. Galatasaray'a çok şey kazandırdıklarını kimsenin inkar edemeyeceği bu isimlerin, iyi okullarda okumuş, master yapmış şirket müdürlerinin hayal edemeyeceği kadar milyonlarca lirayı, şanı ve şöhreti Galatasaray sayesinde kazandıklarını bilmesek her spor programında göz yaşlarımızı tutamayacağız.Bu üzüntü veren dramanın en acıklı bölümü ise geçen sene Alper Tezcan'ın UEFA madalyasını satması oldu herhalde. Her televizyon programına çıkıp ağladı "Galatasaray bana sahip çıkmadı" diye. Halbuki ayağının kırıldığı sezondan sonraki 3 sezon Galatasaray'ın sözleşmeli futbolcusuydu kendisi. Nadir olanın 20 yaşında bir futbolcunun ayağının kırılması değil, bir türlü futbola dönememesi olduğunu düşünmüyordu kimse. Tek söyleyen "Galatasaray ne kadar vefasızdı!!".
Hakan Şükür'ün en son yaptığı "Keita ve Elano'yla çok gol atardım" lafını baz alırsak -ki Hakan Şükür'ün Keita ve Elano'nun 2'den fazla maçını izlediğine kimse beni inandıramaz- Galatasaray'a 5 sene hizmet etmiş her futbolcu, kendisi futbolu bırakana kadar Galatasaray'da oynamalıydı. Yani forvetin hala Hakan Şükür, Ümit Karan, orta sahanın hala Suat Kaya, Okan Buruk, sol bekin hala Hakan Ünsal, teknik direktörün hala Cevat Güler olması gerekiyordu. Çünkü onlara göre Galatasaray bir vefa klübüydü.Küçük bir hesap yapıp Galatasay'ın spor branşlarını ve her sene teknik kadro ve sporcu adetlerini düşünelim. Buna göre:
  • Futbol 40 kişi
  • Basketbol 25 kişi
  • Voleybol 20 kişi
  • Sutopu 20 kişi
  • Yüzme 20 kişi
  • Yelken 20 kişi
  • Kürek 20 kişi
  • Atletizm 20 kişi
  • Binicilik 10 kişi
  • Judo 10 kişi
  • Briç 5 kişi

Bu adetler bir sezon için Galatasaray'daki profesyonel sporcu ve teknik adam sayısı olduğunu varsayarsak toplamda 210 kişi eder, ki bu rakamda ne tesis çalışanları, ne de yöneticiler vardır. Son 50 seneyi varsayarsak düz hesapla 210*50=10500 kişi eder. Buna tesis çalışanlarını, eski yöneticileri eklesek bu rakam 11000'e çıkar. Bu sayıyı dörde bölelim, etti 2750 kişi. Galatasaray klübünün bu 2750 kişinin dertleriyle, sağlığıyla uğraşması için nasıl bir bütçe ayırması, nasıl bir organizasyon kurması gerektiğini bana anlatabilecek bir "Vefa Mühendisi" varsa başımın üstünde yeri var.

Şu anki televizyon yorumculuğu işi, zamanında el üstünde tutulmuş, egosu yüksek insanlar için biçilmiş kaftandır. Çünkü artık sokaklarda eskisi kadar üstüne saldırılmayan insanlar, bir şekilde revaçta kalmalıdırlar. Bu insanlarında, insanların aklında kalması için en güzel yol, televizyonda eski klüplerine sallamalarıdır.

Bu insanların kendilerine sormaları gereken iki soru vardır. Şu an için sormaları gereken: "Neden 90'lı yıllardan beri Galatasaray'da oynyan o kadar futbolcudan bir tek biz televizyonlarda ağlıyoruz, neden en yakın arkadaşımız Ergün Penbe bizim kadar ağlamıyor?"olmalıdır. 20 yıl sonra sormaları gereken ise "Neden bizim ismimiz unutuldu, neden bir Metin Oktay, neden bir Lefter, neden bir Can Bartu olamadık?" olmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TT ARENA KOMBİNE BEDELLERİ

Alın size 1,5 Senelik satılacak kombine biletleri fiyatları. Satışa başlangıç tarihi yüksek ihtimalle 20 Eylül.

İşte Ben Böyle Severim Fatih Terim'i

Sevme hissi çok gariptir. Duramaz hiçbir şey önünde, ne başkası, ne kendin, ne hayaletin. Çok kutsaldır ama yine de vardır bencil bir tarafı. Ne olursa olsun istersin aşık olduğun insan tarafından sevilmek. Karşılık beklemem dersin ama içten içe sen de özen gösterilmek, el üstünde tutulmak istersin. Ama tanımadığın bir insanı sevmek çok başka bir şeydir. Sadece hikayelerini duyduğun, televizyonlarda gördüğün bir insanı sevmek, anneni, babanı severmiş gibi hem de kalbinin en derinlerinden sevmek kimilerine göre belki deliliktir, kimine göre cennetlik. Yakın arkadaşlarımdan birinin (İsmail Annıkızıl) benim hakkımda güzel bir tespiti vardır. Der ki: "Cemşit sen sevme, sevince bokunu çıkarıyorsun". Anlamışsınızdır yazdıklarımdan zaten. İşte ben böyle severim Fatih Terim'i . İki gün görmeyince heyecanla beklediğim kız arkadaşım gibi, sanki hergün evden çıkarken güle güle dediğim, eve döndüğümde halini hatırını sorduğum ailem gibidir O, benim için. Hayatımda tanışmadım, e...

YAŞAYAN EFSANELER

Steven Gerrard : 30 Mayıs 1980 Doğumlu Steven Gerrard, Liverpool klübünün Scoutları tarafından 9 yaşında keşfedilmiştir. 1998 Yılında Blackburn Rovers Karşısında ilk kez A takım forması giyen Steven, aşık olduğu renklerin kaptanlığını da yapmaktadır. Takımıyla 328 maça çıkmış olan Gerrard'ın Real Madrid, Milan, Barcelona gibi devlerin ısrarlı tekliflerine rağmen Anfield Road'dan ve Kop tribünündeki hayranlarından ayrılmaya niyeti yok gibi. Steven Gerrard, bir futbolcunun attığı gollerlemi, yoksa hayata karşı duruşu ve formasına olan bağlılığıyla mı efsane olunacağının en güzel örneğidir. Ryan Giggs : 29 Kasım 1973 Doğumlu Ryan Giggs, daha Manchester City altyapısındayken Alex Ferguson tarafından kaçırılıp Manchester United'a kazandırılmıştır. A takımla ilk maçına 1990 yılında çıkan Galli oyuncu 795 kez Manchester formasını taşımıştır. Bu süre zarfında 10 kez Premier League, 2 kez Şampiyonlar ligi Şampiyonluğu madalyası almıştır. İlerleyen yaşına rağmen, sadece Türkiye...